Kürk Mantolu Madonna

10 Ocak 2013 Perşembe

| | |

“Kürk Mantolu Madonna” Hakikat gazetesinde 18 Aralık 1940-8 Şubat 1941 (çıkmadığı günler: 8-10,14,15 Ocak 1941) tarihinde "Büyük Hikâye” başlığı altında 48 bölüm olarak tefrika edilmiş ve kitap olarak da ilk kez 1943'te Remzi Kitabevi tarafından yayımlanmıştır.

image

Cevdet Kudret Sabahattin Ali’nin bu roman için “Lüzumsuz Adam” adını düşündüğünü, ancak içindeki “z” ve “s" seslerinin kakofonisinden (Ses uyumsuzluğu) hoşlanmayarak bu addan vazgeçtiğini söylemektedir.
Pertev Naili Boratav Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna'yı ilk önce bir öykü olarak tasarladığını ve başlığını da "Yirmi Sekiz” koyduğunu, öykünün ilk sayfasını da kendisine gösterdiğini, “Yirmi Sekiz" başlığını da, Sabahattin Ali'nin öykünün kahramanı olan hanımı tanıdığında yirmi sekiz yaşında olması nedeniyle seçtiğini belirtmektedir. Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna'yı ikinci kez askerlik yaptığı Büyükdere’de çadırda yazmış ve günü gününe gazeteye yetiştirmiş. Romanı yazdığı günlerde attan düşüp sağ kol bileği çatlayınca, kolunu tenekede ısıtılan suya koyup yazmaya devam etmiş.

image

Roman gazetede tefrika edilmiş ama Sabahattin Ali telifini alamamış, gazete sahibi Cemal Hakkı ile aralarında giderek sertleşen yazışmalar olmuş, Cemal Hakkı romanın beğenilmediğini söyleyince Sabahattin Ali de 10 Şubat 1941'de şu yanıtı vermiştir:
"Benim yaptığım, bana defaatle vaat edildiği halde, hiç sebep zikredilmeden incaz edilmeyen bir hakkı istemektir. Bir de sizin yaptığınıza bakalım: Roman gazetenizde, benim gibi bu meselelerde hassas olan bir adamı deli etmek için olacak, mütemadiyen şekil değiştirilerek, kararsızlık içinde, neşredildi. Evvela üç sütunda başlayıp, sonra dört sütuna, sonra da yedi sütuna çıkarıldı. Yazı hayatımda ilk defa olarak, yazımın tutmadığı suratıma çarpıldı. Neden? Bunu araştırmaya lüzum bile hissedilmedi. Acaba roman hakikaten tutmadı mı? Tutmadı ise kabahat romanda mı, Hakikat gazetesi karilerinin seviyesinden mi? Benim şimdiye kadar intişar etmiş bulunan eserlerim meydanda olduğuna göre, benden gazeteniz için yazı isterken, İskender Fahrettin, Esat Mahmut Beylerden veya Peride Celal, Kerime Nadir, Mükerrem Kâmil Hanımlardan beklenen neviden bir roman istemiş olamayacağınız aşikârdır. Akşam gazeteleri karileri ancak bu nevi yazıları tutuyorlarsa kabahat bende mi? Sanatı üzerinde benim kadar titreyen ve bunu “talebe muvafık emtia" haline girmekten benim kadar kaçan bir insana eliniz titremeden, “Roman maalesef tutmamıştır” diye yazarken ne yaptığınızın farkında mı idiniz?
....

image

Kürk Mantolu Madonna'nın kim olduğu konusunda pek çok şey söylenmiştir. Muvaffak Şeref, Asım Bezirciyle yaptığı konuşmada şunları anlatmıştır: "Eskiden Taksim’de Camlı Köşk‘te bir Macar orkestrası vardı. Orkestra kadınlardan kurulu idi. Sabahattin bu kadınlardan biriyle arkadaş oldu. Kadın gri renkte bir kürk giyerdi. Sarışındı. Adı Lili. İyi keman çalardı. Liko Amar onu konservatuvara almak istemişti. Sanıyorum ki Kürk Mantolu Madonna odur." Muvaffak Şerefin bahsettiği hanım, ünlü piyanist Ferdi Statzer'in eşi Lili Statzer'dir.

Sabahattin Ali’nin Almanya'da birlikte okuduğu arkadaşı Melahat Togar da benzer şeyler söylemiştir: "İstanbul'a bir Macar orkestrası gelmişti. Toplulukta bir Yahudi kadın kemancı vardı. Sabahattin Ali onunla ilişki kurmuştu. Kürk Mantolu Madonna'nın kahramanının o kadın olduğunu bana sonradan açıkladı. Almanya'da iken Havel Irmağı kıyısında birlikte yaptığımız gezintilerden, bazıları da romanda anlatılmıştır."

...

Sabahattin Ali Ayşe Sıtkı İlhan'a 6 Temmuz 1933'te Sinop’tan gönderdiği mektubunda romanın kahramanını anlatmaktadır:

Almanya’da Frolayn Puder isminde bir hatuna ziyadesiyle âşıktım. (Bu kadın arkadaşlar arasında 28 namıyla meşhurdur.) O zamanlarda ise Berlin'de şu meşhur Deli Şarkıcı filmi oynamıştı ve oradaki “Sonny Boy” şarkısı herkesin ağzında idi. Şimdi bunu mırıldanınca sisli ve yağmurlu teşrinievvel günlerinde 28 ile müzelere veya sinemaya gidişim aklıma gelir. Yolda mütemadiyen kızcağızın yüzüne dalar, önümü görmezdim, o da hafif bir tebessümle başını bana doğru çevirerek bu salaklığımı mazur gördüğünü anlatmak isterdi. Âşık olduğum kimseler arasında bana bu kadın kadar iyi muamele edeni olmamıştır. Parmağının ucunu bile koklatmadığı halde beni kırmaz, aramızda genişlemeyen ve daralmayan muayyen bir mesafe muhafaza etmesini gayet iyi bilirdi...
Sabahattin Ali’nin bu mektupta âşık olduğunu söylediği hanımı arkadaşları bilmektedir. Pertev Naili Boratav 11 Eylül 1931 tarihli mektubunda şöyle yazmaktadır: "Adresini yazmamışsın. Fakat sen (artık meşhur adam oldun. Mesela Almanya’dan yirmi sekizin aklına eser de şu Sabahattin’e bir mektup yazayım, aşkı tazelensin dese ve adresini bilmediği için, Herrn Sabahattin Ali / Türkei yazsa mektubun seni bulacağına hiç şüphe etme.”

Nâzım Hikmet Mayıs 1943’te Bursa Hapishanesi’nden gönderdiği mektupta Kürk Mantolu Madonna hakkında şunları yazmıştır:
Kürk Mantolu Madonna, ben bu kitabı hem sevdim, hem kızdım. Evvela niçin kızdığımı söyleyeyim. Kitabın birinci kısmı bir harikadır. Bu kısmın kendi yolunda inkişafı yani bir küçük burjuva ailesinin içyüzünü tahlili öyle bir haşmetle genişlemek istidadında ki, insan buradan ikinci kısma geçerken, elinde olmayarak, yazık olmuş, bu çok orijinal, çok mükemmel başlangıç ve imkân boşuna harcanmış, keşke bu başlangıç harcanmasaydı, diyor. Ben başlangıcı okurken, yani Berlin’e kadar olan pasajı, senin benim anladığım manadaki realizmine hayran oldum. Beni dinlersen o başlangıcı almak ve kahramanın ölümünü kısaca tekrarlamak suretiyle o ailenin efradı ve eşhasının hayatları etrafında bir ikinci cilt, ayrı bir roman yapabilirsin, böylelikle de dinlemeye başladığımız harikalı musiki birdenbire kesilmiş olmaz. Gelelim ikinci kısmına; o kısım, başlı başına bir büyük hikâye olarak güzeldir ve böyle bir tecrübe gerek senin için gerekse Türk edebiyatı için lazımdı. Sen bu tecrübeyi başarıyla yaptın.
Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna'nın arkadaşlan tarafından fazla romantik, anlamsız bir yapıt olduğu yolundaki eleştirilere ise, “Bu eser benim kafamın içinde yıllar öncesinden hazırlanmıştı, yazıya dökmemek imkânsızdı” diyerek yanıt vermiştir.

0 yorum:

Yorum Gönder